Apollon: Zeus ile Leto'nun oğlu, Artemis'in kardeşi. Güneş ve güzel sanatlar tanrısı.

  Doğum yeri Akdeniz olan Apollon aydın, durgun, ölçülü gücü simgeler, ışıktır, doğayı görme, varlığı akılla algılama ve akıl yetisine dayanan yöntemlerle biçimlendirme gücü ve yeteneğidir, Apollon plastik sanattır, ama aynı zamanda da öngörmedir, anlama ve kavramadır, ışığın doğayı bir projektör gibi aydınlatıp karanlık kalan sırlarını çözümlemesidir.
   Latince adı Phoibos. Phoibos; parlak demektir ve tanrının ışık saçan aydınlık varlığını dile getirir .
   Bazı görüşlerce güneşi simgelemediği de öne sürülür. "Phoibos Apollon asıl güneşi simgeleyen Helios tanrı ve onun soyundan gelen tanrısal varlıklarla ilişkide gösterilmemektedir. Bunun nedeni de Apollon'un güneş olmadığı, güneşi simgelemediğidir. Apollon güneş tanrı değildir, ne adı, ne de nitelikleri Yunan mythos'unda Gü­neş tanrı ile bir tutulduğunu belli etmez.
   İlyada'da tanrının adı Apollon ya da Phoibos Apollon diye geçer, bu ada eklenen sıfat çokluk okçu, hedefi vuran ya da gümüş, yaylıdır. "

Defne Ağacı
   Günlerden bir gün Apollon dört tanrısal atın çektiği arabasıyla gökyüzünü gezerken kendisi gibi bir okçu olan aşk tanrısı Eros ile karşılaşır. Eros o sırada insanları aşık etmek için kullandığı ok ve yayı ile ilgilenmekle meşguldür. Yakın zamanda bir ejderha öldürmüş ve zaferinden dolayı kibirlenmiş olan Apollon Eros’a seslenir:

        -Ey aşkın tanrısı! Bu savaş araçları senin eline hiç yakışmıyor. Onları bana verirsen, uygun olan yerde, yani savaş meydanlarında kullanırım. Bilirsin benim attığım ok yerini bulur, bu konuda benim üzerime yoktur.

  Eros Apollon’un bu küçümseyici tavrına çok sinirlenmiş. Apollon'a demiş ki:

         -Ey Güneşin, müziğin, okun tanrısı güçlü ve akıllı Apollon. Söylediklerinde elbette ki doğruluk payı var. Senin okların her şeyi vurur mutlaka. Ama unuttuğun bir şey var ki o da benim oklarım seni bile vurabilir. Benim işimi neden böyle küçümsüyorsun.

  Eros sözlerini bitirdikten sonra Apollon'un yanından hızla uzaklaşmış, ancak Apollon’a zamanı geldiğinde ders vermeye yemin etmiş.

  Apollon bir gün yeşillikler içindeki ülkesinde oturmuş lirini çalarken, ormanda yalnız başında dolaşmakta olan güzeller güzeli su perisi Daphne'yi görmüş. Daphne, ormanların derinliklerinde tek başına dolaşmaktan zevk alan bir güzelmiş. Ay ışığında yabani hayvan kovalamak avlamak en büyük eğlencesiymiş. Ve bu yalnızlığını hayatı boyunca koruyacağına dair kendine söz vermiş. Apollon ise onu görür görmez bütün vücudunu bir titreme almış. Kendinden geçmiş bir halde tanrıçaları bile kıskandıran bir güzelliğe sahip olan bu su perisini izlemeye başlamış. Ancak onları izleyen birisi daha varmış: Aşk tanrısı Eros. Eros, Apollon'un kendisini küçümsemesinin intikamını almanın vaktinin geldiğini görünce sevinmiş ve biri altın, biri de kurşun olan iki ok hazırlamış. Altın oku Apollan’a fırlatıp, onu tam kalbinden vurarak Daphne’ye aşık olmasını sağlamış. Kurşun oku ise Daphne’ye fırlatıp onun da Apollan’dan ölesiye nefret etmesini sağlamış.

   Apollon'un onunla konuşmak istediği bir gün Daphne ondan korkarak kaçmaya başlamış. Apollon ne dediyse de Daphne durmuyormuş. Yorgun düştüğünde yere yığılmış ve toprak anaya yalvarmaya başlamış, ondan kendisini saklamasını istemiş. Daphne bir anda ağaca benzemeye başlamış, narin ayakları kök, elleriyse dal ve mis kokulu yapraklara dönüşüyormuş. Apollon ona yetiştiğinde Daphne bir ağaç olmuş ve Apollon bu ağacı çok sevmiş. Başından defne yapraklı çelengi hiç eksik olmamış.
   
Gian Lorenzo Bernini'nin bu hikayeyi anlattığı heykeli. (17.yüzyıl Romasında Barok tarzında çalışan bir heykeltraş ve mimardı.)

 Mimari ve Apollon

       Side Apollon ve Athena Tapınağı

  Roma Barışı olarak bilinen dönemde inşa edilen iki tapınaktan biri Apollon Tapınağı'dır. M.S 150 yıllarına dayanır.  Tapınak üzerinde Korint başlıklı sütunlar bulunmaktadır. Bizans bazilikasının tam ortasında kalan Apollon Tapınağı'nın bir kısmı bazilika yapımında kullanılmak için sökülür.
  Roma düzeninde ve peripteros planına uygun biçimde yapılandırılan bu tapınağın büyük sütunlarından bazıları restore edilip yerlerine konmuştur. 17x30 metre boyutunda bir alana ve her biri 9 metre yüksekliğinde sütunlara sahiptir.
      Peripteros: Tapınağın çevresinin tamamen tek sıra sütun dizisiyle çevrelendiği plan tipidir. Sütun ile yan duvarlar arasındaki uzaklık iki sütunun arasındaki mesafeye eşittir. En çok kullanılan plan tipidir.








Medusa Frizleri

       Apollon Tapınağı (Didim)


     Efsaneye göre, Tanrı Apollon bir gün Didyma yöresinde çobanlık yapan Brankhos'a rastlar. Onun saf ruhundan ve nazik yaklaşımından çok hoşlanan Apollon, ona biliciliğin (yani kehanetin) sırlarını öğretir. Öğrendiği tanrısal sırları insanlara aktarma amacındaki çoban Brankhos, bugünkü Apollon Tapınağı'nın bulunduğu yerdeki defne ormanı ve su kaynağının hemen yakınına tanrısı Apollon adına ilk tapınağı kurar.
   Zaman içinde Brankhos soyundan gelenler 'Brankhidler' olarak anılmıştır. Bu soydan gelenler çok uzun yıllar boyunca Apollon Tapınağı'nın yöneticiliğini yapmışlardır. Bundan dolayı 'Didyma' asırlar boyu; 'Brankhidai', yani Brankhidler Ülkesi adıyla da anılmıştır.
   Kazıbilimcilerin Ege'deki cennetlerinden biri olan Apollon Tapınağı, Apollo'nun kız kardeşinin adına yapılan Efes'teki Artemis Tapınağı'nın bir benzeri olarak inşa edilmek istenmişti. Sonuçta onlar ikiz kardeşti ve tapınakları da birbirinin aynısı olmalıydı.
   Tarihçiler ve yer bilimciler Apollon Tapınağı'ndaki en büyük yıkıma 1493 yılında tüm Ege coğrafyasını etkileyen büyük bir depremin sebep olduğu tezinde birleşirler. İstanbul'un Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinden tam 40 yıl sonra meydana gelen bu depremde büyük hasar alan tapınak, ilerleyen asırlarda kendi haline terkedilerek adeta bir harabe haline gelmiştir. Ancak tapınak çevresindeki verimli araziyi yurt edinen yöre halkı tarafından kurulan minik yerleşke, sonraki yüzyıllarda giderek bir Rum köyüne dönüşecek olan Yoran Köyü'nün temellerini oluşturmuştur.
   Antik Milet’in kutsal kapısından başlayan 'Kutsal Yol', mümkün mertebe deniz kenarını takip ederek Didim’in (günümüzde Mavişehir olarak bilinen) Panormos limanına ulaşmaktaydı. Buradan sonra ise güneye doğru kıvrılarak Apollon Tapınağı'nın adak ve sunu terasının önünde son buluyordu.    Milet ile Apollon Tapınağı arasındaki yaklaşık 16,5 kilometrelik uzunluğa sahip olan 'Kutsal Yol'un genişliği ise 5 ila 7,5 metre arasında değişiyordu. 'Kutsal Yol'un Apollon Tapınağı'na ulaşmadan önceki, yani Milet çıkışındaki ilk 5-6 kilometrelik bölümü; Apollo rahip ve rahibelerine ait oturan insan heykelleriyle, yatan aslan ve (Mısır piramitlerinin yakınındakine benzeyen) sfenks figürleriyle süslenmiş ihtişamlı bir güzergah olarak inşa edilmiştir.
   Bilicilik, yani kehanet merkezi olarak yapılan Apollon Tapınağı, 85,15 x 38,39 metre ölçülerinde bir dipterostur— yani çevresinde çift sıra sütun bulunan bir mabettir.


Yanlarda 21 çift sıra sütun, ön yüzünde 8 ve arka tarafında 9 sütun sırası olacak şekilde tasarlanmıştır. Halkın ibadet amacıyla kullanacağı 'naos' adı verilen iç avluyu çevreleyen 104 sütun ve 'naos'ta bulunan 8 sütunla birlikte toplam 112 sütunu vardır. Kutsal avlu 17,5 metre yüksekliğinde bir duvarla çevrili olduğundan, dışarıdan bakıldığında üstü kapalıymış izlenimini vermekteydi. Ancak yüksek maliyeti ve havalide sürekli devam eden savaşlar tapınağın inşasının tamamlanmasına izin vermedi.
   Bu dönemdeki tapınağın ölçüleri, onun Efes'teki Artemis Tapınağı ve Sisam Adasındaki Heraion Tapınağı'ndan sonra, antik dünyanın üçüncü büyük tapınağı yapmaya yetiyordu. Ayrıca sütunlarının yükseklikleri bakımından da çok görkemliydi. Her sütun, kaide ve başlıkları dahil 19,60 metre yüksekliğindeydi. Kehanetçilerin misafirlerini kabul ettikleri ana salonun girişinde iki yarım sütun ve salonun içinde de iki sütun bulunmaktaydı. Bu sütunlar diğerlerinin aksine yapraklı, kelebekli, kral tacı gibi 'korint' başlıklıydı.
   Çevresinde geniş bir defne ağacı korusu bulunan tapınak, yedi basamaklı 3,5 metre yüksekliğinde bir kaide üzerine inşa edilmiş ve orta tarafta 14 basamaklı giriş merdivenleri bulunmaktaydı. Aslında bu büyüklükte bir yapının kolay kolay tamamlanamayacağı açıktır. Bu nedenle inşaat M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda da devam etmiş, hatta bir kısmı Roma döneminde yapılmıştır. Bütün bunlara rağmen tapınak ilk orijinal planlarına göre tam olarak bir türlü bitirilememiştir.
   Günümüzden yaklaşık 2.600 yıl önce inşa edilen bu kutsal avlu 53,63 x 21,71 metre ebadında olup, duvar yüksekliği 25 metreden fazladır. Kutsal avlunun batı ucunda kült heykelinin bulunduğu daha küçük bir yapı (sekos) vardı. Kutsal avlunun doğusunda ise, 15,20 metre genişliğinde ve 24 basamakla çıkılan bir merdiven yer alıyordu. Bu merdiven kehanetlerin yazılıp söylendiği salona açılmaktaydı ve burası da 14,04 x 8,74 metre boyutlarında çatısı 20 metre yüksekliğinde mermerle kaplı bir salondu. Bu salonun zeminindeki yekpare mermer blokların her birinin tahmini ağırlığı 70 tondur. Apollon Tapınağında bulunan sütunların beherinin o zamanki maliyeti 40.000 drakhme/drahmi idi. İnşaatta çalışan yüzlerce işçinin her birine de 2 drakhme yevmiye ödeniyordu.

    Apollon Smintheion Kutsal Alanı




Yorumlar

Popüler Yayınlar